30 Nisan 2013 Salı

2 yaşını devirdikten sonra..

Hayat öyle hızlı gelişiyor ki. Son bir ay hayatımızda dönüm noktası şeklinde yaşandı. 
22. ayından beri Aras'ın konuşması Ankara ve Nehir'in de etkisiyle çok gelişti. O dönem "mu ne" lerle artan soru trafiği artık bağlaçları da kapsayan cümlelere dönüştü. "Ama anne"ler, neden sorusuna karşılık "çünkü"yle başlayan cümleler..Bu gelişimi seyretmek gerçekten çok ama çok keyifli oldu, olmaya da devam ediyor.
Emzirmeyi bırakmamız 2 hafta ardından da kreşe başlama serüvenimiz biraz peşpeşe geldi. Ya da ben Aras'taki normal seyrinde devam etmekte olan gelişmeleri hep buna bağladım.
Çünkü sonrasında çok aksileşti. O mutlu, etrafa neşe saçan çocuk gidip yerine agresif, mızmız, tüm taleplerini ağlayarak gerçekleştirmeye çalışan bir çocuk gelmişti. O kadar üzülüyordum ki..Kendimi suçladım, düzeni suçladım. Halbuki şanslıydık ben de o da..Birlikte 2 yıl vakit geçiren az sayıdaki anne-çocuk arasına girdik. Ama yine de içgüdüler insanın peşini bırakmıyor işte. 
Ve o dönem 3 hafta sürüp kendiliğinden kayboldu.Kreşe de mutlu gidiyordu, evde de mutlu vakit geçiriyordu. Tam hah işte atlattık derken şimdi de araştırmalarımdan öğrendiğim kadarıyla "gece terörü" musallat oldu. 
Gece bağırarak ve ağlayarak uyanıp bir türlü sakinleşmiyor. Niyazi ve benim açımdan oldukça yıpratıcı bir süreç gerçekten. Bir yandan çaresiz bir yandan da uykusuz kalıyorsunuz. Yaptığımız herşeyi reddediyor. O anda bizi duyduğundan bile emin olamıyoruz. Ki araştırdığımda çok yaygın yaşanan bir durum olduğunu gördüm. Ama insan kendi başına geldiği anda, dünyada, evrende kendini yapayalnız hissediyor ne yazık ki.
Uyandırıp bir süre oyaladıktan sonra tekrar uyuttuk. Ama öğrendim ki bu da doğru değilmiş. Uykusunu açmamak gerekiyormuş.
Tabi ben bunu yine emzirme ve kreşe bağlıyorum biraz. Ama bilmiyorum ne kadar doğru. Çünkü bu çeşit kaygıları yaşamayan çocuklarda da ortaya çıkabilen bir durum bu. Ve bizde de tam herşey düzeldi dediğimiz bir noktada ortaya çıkması da ilginç bir tesadüf oldu.


Bu sayıda küçük yaş çocuk sahibi olan anne-babaların korkulu rüyası olan gece teröründen bahsedeceğiz. Gece terörü 6 ay-6 yaş arası çocuklarda görülen ve nedeni halen daha tam olarak bilinemeyen bir durumdur. Çocuğun uykusundayken bir anda şiddetli bir korkuyla kalkıp, ağlaması ve bağırmasıdır. Kalp atışları hızlanır, terleme görülür. Çok şiddetli olan bu ağlamalar sırasında çocuk gözleri açık olsa bile tam olarak uykusundan uyanmamıştır, çevresindekileri pek tanımaz.
Ellerini kollarını savurabilir, bir şey istiyormuş gibi görünebilir, ona yardım etmeye çalışanları itebilir. Anne-babaların geceleri aniden gelen bu korku hali karşısında çaresiz kaldıklarını görüyoruz. Çocuğu adeta canına kastediliyormuşçasına bağıran ve ağlayan anne-babalar çocuklarını bu durumdan kurtarmak için ellerinden geleni yapmak isteyeceklerdir. Bir anda uykudan uyanan çocuklarının niçin ağladığını bulmak için türlü çareler ararken, tuvalet, besin, şefkat ihtiyaçlarının karşılanması denenecektir. Bir hastalık olup olmadığı anlaşılmaya çalışılacaktır. Fiziksel bir şikayet bulunmaması durumunda bazen anne-babaların çocuklarını yatıştırmak için türlü oyuncaklar ve mimiklerle dikkatini dağıtmaya çalışmaları, mekanı değiştirerek gezmeye çıkmaları başvurulabilecek yöntemler olabilir. Bu taktikler çocuğun korkusunu yatıştırmaya ilk müdahale olarak yetmeyeceği gibi, çocuğun korkusu geçtiğinde zamansız bir ilgi ve eğlence ritüeline dönebilir.
Ne yapılmalı?
Genellikle 10-20 dakika süren, ancak 45 dakikaya kadar çıkabilen bu uyku arası korku nöbetlerinde çocuğun sakinleşmesi için odasının ışığını açıp, onun yanında durmanız ve ağlaması geçene kadar onunla kalmanız en iyi çaredir. Duruma göre onu kucağınıza alıp uyuduğu odadan çıkmadan ayakta bekleyebilirsiniz. Işığın açık olması kendisini daha hızlıca güvende hissetmesine katkıda bulunur. Ağlamasını duyduğunuzda odaya heyecanla bütün ev halkının hücum etmesindense, yetişkinlerin sakin ve ağırbaşlı olmaları ve her seferinde odada bir kişinin olması önemlidir. Kalabalık ve panik içinde yetişkinleri gören çocuk uyku arasında daha da panikleyebileceğinden, ağlaması uzayabilir. Bu nedenle, gece terörü yaşadığını anladığınız çocuğunuz için nöbetlerini takip edin, takvim tutun ve nöbet zamanlarında onunla birlikte olmak için evdeki bir kişinin ilgilenmesini sağlayın.
Uykusu açılmamış halde korku yaşayan çocuğu sakinleştirmek için onu şakalarla, şirinliklerle susturmaya uğraşmayın. Bu yöntem işe yaramayacaktır. Televizyonu açarak dikkatini dağıtmanız da ilk başta ağlamasını susturmayacaktır. Kendini güvende hissettiğinde ve ağlaması sustuğunda kendini sizinle oyun oynuyor, normalde izni olmadığı televizyonu seyrediyor, hiç olmadığı kadar kucak seyahati yapıyor ve bunun benzeri imtiyazlı şekilde davranılır halde buluyorsa, büyük risk alıyorsunuz demektir. Çünkü artık sabahları kahvaltı etmek gibi, gece arasında imtiyazlı davranılmak ritüeli yavaş yavaş alışkanlık haline gelir ve çocuğunuz geceleri farkında olmadan kalkmayı tercih eder olur. Bu hale gelmiş bir gece töreni sizin uyku kalitenizi düşürdüğü gibi, onun zihinsel ve psikolojik gelişimi için de zararlıdır. 
Özet
· Gece terörü küçük yaş çocuklarında görülebilmektedir. 
· Uyku arasında korkuyla ağladığını duyduğunuzda onun odasına girin, ışığı açın ve onun yanında bekleyin. Gerekliyse kucağınıza alıp bekleyin.
· Tekrar yatağında uyuyana dek odasından çıkmayın. 
· Onu neşelendirmek için bile olsa sesinizin tonunu yükseltmeyin. Mümkün olduğunca hipnotize tonda bir ses aralığı yakalayıp konuşun. Kısa cümleler kurun. “Merak etme”, “güvendesin”, “ben senin yanındayım” gibi.
· Kendine gelmesi için yüzünü yıkamayın. Yumuşak bir mendille odasında silin.
· Televizyon, oyuncak vb. araçlarla dikkatini başka yöne çekmeye çalışmayın.
· Onunla ilgilenirken sakin ve kararlı bir kişi olun. Kalabalık, korkusunu arttırır.
· Gece terörü sıklaşıyorsa, yatış konumunu ve yastığını değiştirin. Uyku çevre düzeninde bir değişiklik yapın.
 Uzmana danışmadan önce çocuğunuzun gece terörüne giriş saat ve günlerini takvime işaretleyin.

Anladım ki çocuk yetiştirmede "işte şimdi rahatladım" dönemi diye birşey yok. Ardı ardına biri bitiyor biri başlıyor. Bunu da en kısa sürede atlatmamız dileğiyle...




Ahmet Aras'ın 2 yaş doğum günü..


Umduğumdan da güzel geçti. Tabi bunda bol anne ve baba desteğinin olması çok etkili oldu. Onlar olmasa üstesinden kalkabilir miydim bilmiyorum.

Çeşidimiz de pek çoktu;
Ispanaklı börek
Çerkez tavuğu
Pırasalı börek
Kahveli muffin
Uğur böceği kanepe
Zencefilli kurabiye
Civcivli patates salatası
Kuru patlıcan ve biber dolması
Lahana Sarması
Poğaça
Ve tabi ki  "Çiftlik" temalı pastamız..:))




26 Nisan 2013 Cuma

Emzirmeden kesme

Gözümde o kadar büyütmüştüm ki...Bu kadar düşkünken "nasıl olacak, nasıl halledeceğiz" diye. İki bantla olayı çözdük işte. Doğum gününe kadar emzirdim oğlumu, o güne kadar da "artık büyüdü benim oğlum, bebekler meme emer, Aras abi  oldu" diyordum.
Doğum gününde son kez emzirirken tutamadım kendimi, çok ağladım. Hala aklıma geldiğinde gözlerim doluyor. Bu bağ öyle güçlü öyle tarifsiz ki...Bunu bir daha yaşamayacağız düşüncesi çok ama çok üzücü. Çok düşündüm; "hep çocuğu doğal yollarla birşeyler için zorlamadan büyütmeye çalışmıştım.Emzirme için de bunu mu uygulasam, kendi kendine bırakmasını mı beklesem diye" ama işe başlamadan önce bu riski göze alamadım. Biraz da yorulmuştum ve işe başlarken tamamen yeni bir hayata başlangıç yapalım istedim. 2 yaşına kadar emzirdim yeter dedim ve bırakmaya karar verdim.
Doğum günü ertesi, sonu görünmeyecek şekilde bant kullandım. Bir kaç kez girişimde bulundu ve  "Bak artık süt gelmiyor, hem sen abi oldun" dedim. Sonra kendi "süt gelmiyor, kapat" demeye başladı.
Gündüzleri hiç problem yaşamadık. Tabi bunda annem ve babamın da yanımda olması büyük etken oldu. Kafasını dağıtmak ve oyalama şansımız yükselmişti doğal olarak. Geceleri de biraz ağlayıp sonra umudu kesti ve küt diye kafayı vurup uyudu bir süre sonra.
1 hafta sonra gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. İnanamadım. Gece hiç uykum kesilmemişti. Hem kendim hem Aras için o kadar mutlu oldum ki..Sonrasında hep böyle olmadı tabi. Kimi gece hastalıktan, kimi gece (bu aralar) kabus görerek uyandı yine. Ama 2 sene aradan sonra sabaha kadar uyuması, her gece olmasa bile yetiyor insana işte.
2 hafta boyunca bantı çıkarıp riske atamadım. Sonraları zaten emmek istese bile emme refleksi artık kaybolduğu için ememedi ve komik bir görüntü oluştu.
Kısacası Allah'a şükür çok kolay atlattık. Ya da en azından görünen oydu.
Bunu bekleyen herkesin de aynı kolaylığı yaşaması dileğiyle..